Othello
Othello
OTHELLO : Çok kudretli,
yüce , saygıdeğer sinyorlar, Soylu, iyilik
sever efendilerim, Bu ihtiyarın kızını kaçırdığım
doğru, Onunla evlendim de, suçumun hepsi bu;
Başka bir şey yapmış değilim. Öyle parlak
sözler söyleyemem ben, Dokunaklı cümlelerle
yumuşatamam yürekleri; Çünkü bundan dokuz dolunay
öncesine kadar, Şu kollar ta yedi başından beri Savaş
alanlarında harcadılar tüm güçlerini; Kavga, dövüş ve savaş
dışında Pek az şey diyebilirim bu koca dünya hakkında. Bu
yüzden savunmak için kendimi Süsleyip püsleyemem
sözlerimi. Ama lütfedip sabrederseniz eğer Olduğu gibi
basitçe anlatayım Başından sonuna kadar aşk serüvenimi.
Büyücülükle suçlandığıma göre, Anlatayım, kızını hangi
ilaçlar, hangi efsunlar, Hangi büyü gücüyle elde ettiğimi.
Yalvarırım size, Desdemon’ya haber salın, O söz etsin benden,
önünde babasının. Onu dinledikten sonra yinede suçlu
bulursanız beni, Bana duyduğunuz güveni, verdiğiniz güveni,
Geri almakla kalmayın, ölüm cezası verin. O gelinceye kadar,
işlediğim günahları Tanrıya açıklar gibi, Hiç bir şey
saklamadan anlatayım size, Nasıl tutuldum güzel
Desdemona’ya. Ve o nasıl aşık oldu bana. Babası severdi
beni, çağırırdı sık sık evine; Anlatmamı isterdi durmadan
hayatımın hikayesini. Baştan başa anlatırdım bütün hayatımı
ben de Bu arada dinleyeni etkileyen tehlikeleri , Nefes kesici
kazaları, karada, denizde, Anlatırdım nasıl kurtulduğumu
ölümden kıl payıyla Nasıl yakalanıp tutsak düştüğümü küstah
düşmana, Köle olarak nasıl satıldığımı, sonra salıverildiğimi,
Nasıl davrandığımı serüven dolu yolculuklarda. Dikkatle
dinlerdi Desdemona bunları, Anlattıklarımı doymaz bilmez
kulağıyla yutardı sanki. Fark edince onun bu ilgisini, uygun bir
an kolladım Onu öyle bir havaya getirdim ki, Bölüm bölüm
dinlediği, tamamını bilmediği serüvenlerimi Baştan sona
anlatayım diye dile getirdi dileğini. Bende tabi razı olup
başladım anlatmaya, Söz edip çektiğim acılardan gençliğimde,
Sık sık döktürdüm göz yaşlarını. Emeğimin karşılığını aldım
hikayem bittiğinde, Öyle bir içini çekti ki dünyalara bedeldi. ”
Keşke dinlememiş olsaydım, ” dedi, ama yine de ” Tanrı beni
de böyle bir erkek yaratsaydı,” diye hayıflandı. Sonra da şöyle
deyip teşekkür etti bana: ” Beni seven bir dostunuz varsa,
Ona hikayenizi anlatmayı öğretin, yeter ” . Gönlünü
kaptırabilirmiş böyle birine. Ben de bunu fırsat bilip teklifte
bulundum ona. O, beni başımdan geçmiş tehlikeler için sevdi,
Ben de onu, anlattıklarıma acıdı yine. Kullandığım tek büyü bu
işte. Kendi de geliyor işte, tanıklık etsin sözlerime.
***
IAGO:
Söyle ya da böyle olmak elbette kendi elimizde. Bedenimiz
bahçemizdir, irademiz de bahçivani; ister isirgan dikersin,
ister kekik, ister hiyar yetistirir, kabak ekersin; bahçeni ya tek
bir bitkiye ayırabilirsin ya da bir sürü çiçekle doldurabilirsin;
yeter ki sen iste!
Bahçenin kisir kalmasi da elinde, verimli bakimli olması da..
Bunlarin hepsini yapmak irademize bakar. Neyse ki
duygularimiz mantigimizla dengelenmis. Yoksa
damarlarimizdaki su azginlik, içimizdeki su sehvet
düskünlügü bize ne oyunlar oynardi. Iyi ki mantik denen sey
var da, kuduran isteklerimizi, bedenimizin ignelenmelerini,
dizginsiz tutkularimizi bastirabiliyoruz.
Senin ask dedigin sey, iste bu tutkularimizin bir uzantisi, bir
sürgünü..
W. Shakespeare
**
IAGO
Aşk, kanın kaynamasıyla, iradenin izniyle olan bir şey .
Hadi bakalım, erkek gibi davran. Kendini denize atacakmış.
Atacaksan, kendileri, gözü açılmamış enikleri denize at! Senin
dostun olduğunu açıkça belirtmedin mi ? Ne yalan
söyleyeyim, çıkarımı düşündüğüm için de sana hiç
kopmayacak bağlarla bağlandım. Bak, sana yardım etmek için
şimdiye kadar elime bu kadar güzel bir fırsat
geçmemişti.Kesene para koy. Takma bir asker sakalıyla
yüzünü sertleştir; savaş neredeyse oraya gel. Dediğim gibi
para koy kesene! Desdemona’nın Mağripli’den soğuması uzun
sürmez, keseni parayla doldur sen, tabi Mağripli de ondan
bıkacakatır. Başlangıcı birden bire olanın sonu da çabuk gelir.
Sen yalnızca kesene para koy.Bu Mağrililer maymun iştahlıdır.
Parayla doldur keseni.Şimdi balını emdikçe keçi boynuzu az sonra
acı bir ilaç gibi gelecek ona. Desdemona da genç birini
bulacaktır. Herifin bedeninden
bıkınca yaptığı hatayı anlayacaktır.Onun için kesen dolu
olsun. Kendini yok edeceksen boğulmaktan daha iyi bir yol var.
Bütün paranı yanına al. Eğer nikahta ki
keramet,bir de vahşi bir göçebeyle oynak bir Venedik’li kadın
arasında ki pamuk ipliğiyle bağlı yemin, benim zekamdan,
iblis’in belalarından daha baskın çıkmazsa, Desdemona’nın
tadına bakacaksın. Sen keseni parayla doldur yeter.
Boğulmanın Tanrı belasını versin! Kafandan çıkart at bunu!
Onsuz boğulup gebermektense, zevk uğruna ipe gitmek çok
daha iyidir. Bana güven, sen git paranı topla. Kaç kez
söyledim sana; bak, bir daha söylüyorum: Mağripli’den nefret
ediyorum. Yürekten nefret ediyorum; sen de ondan boş yere
nefret etmiyorsun ki. Öcümüzü almak için el ele verdik mi,
tamam.Ona boynuz taktırdın mı, keyfine diyecek olmaz; bana
da eğlence çıkar.Hadi bakalım, git de bütün paranı topla!Yarın
sabah yine konuşuruz. Hadi, güle güle.(Rodrigo çıkar )
Bana keselik edecek bir sersem buldum yine.Eğlence ve
kazanç olmasaydı işin içinde, hiç vakit harcar mıydım böyle
bir salağa.Nefret ediyorum Mağripli’den;
Yatağıma benim yerime onun girdiği herkesin dilinde, yalan mı
doğru mu bilemem. Ama doğruymuş gibi davranacağım
ben.Bana güveniyor ya yeter;Tasarladıklarımı başarıyla
yürüteceğim böylece.Cassio yakışıklı bir delikanlı. Bir
düşüneyim,onun yerine geçip bir taşla iki kuş vurmalıyım..
Ama nasıl, nasıl yapmalı? Evet. Bir süre sonra karısıyla
Cassio sıkı fıkı diye çatlatırım Othello’ya. Zaten Cassio kuşku
uyandıracak kadar yakışıklı, tam kadınların gönlüne
göre.Mağripli ise mert ve açık yürekli, dürüst sanıyor budala
dürüst görünenleri de.
Burnuna halkayı geçirdin mi götürürsün istediğin yere.
Tamam! Her şey tasarlandı. Cehennem ile gecenin karanlığı
doğuracak dünyanın aydınlığına bu canavar yaratığı.
***
IAGO : Eğer (nefret) etmiyorsam beni alçak bil. Şehrin üç büyüğü,
beni kendine muavin yapsın diye, ona gittiler, yüzsuyu döktüler.
Hem, dinim hakkı için değerimi biliyorum, layık olduğum yer
bundan aşağı değildir. Ama o sade kendi bildiğini okuyan biri. Harpten
filan dem vurdu, bir sürü ağız kalabalığı ederek ricacılarımı
atlattı, sonunda onları boş döndürdü. “Doğrusunu isterseniz
adamımı seçmiş bulunuyorum,” diyiverdi. Seçtiği de kimmiş?
Sözde usta bir hesapçı,
Floransalı Michael Cassio adında biri; her güzel kadınla başın
belaya sokacak bir adam. Ne bir kıtaya kumanda etmiştir, ne
de harp düzenini ihtiyar bir kızdan daha fazla bilir. Sade kitaplardan
nazariye ezberler, bunu ise harmanili devlet adamları da onun kadar
ustalıkla becerir. Onun bütün askerliği bir iş görmeden gevezelik
etmektir. Yine de, efendim, o seçildi. İktidarımı Rodos’ta, Kıbrıs’ta diğer
Hıristiyan ve barbar topraklarda kumandana gösterdiğim halde ben
hasır altı oldum. Bir zimmet-matlup katibinin gerisinde kalmağa
mahkum edildim. Bu hesapçı, vakti gelince, onun muavini oluyor, bense
– Allah nazardan korusun! – Mağripli efendimizin çavuşu kalıyorum.
W. Shakespeare
Bir yanıt yazın