Vatan Yahut Silistre 

VATAN yahut SİLİSTRE

VATAN yahut SİLİSTRE

 

 

 

 

 

 

 

İslâm Bey — Bir kere düşün. Vatan ki, herkesin hakkını, hayatını korurken onun
korunması gerekince vatan evlâtlannı sınırlara kırbaçla sürüyorlar. Vatan ki, herkesin
gerçek anası iken bir çok adamlar sağlığında üstünden, hastalığında ilâcından geçinmeye
çalışıyor; vatan ki her karış toprağı atalarımızdan birinin kanıyla yoğurulmuş iken kimse
üzerine iki damla gözyaşı dökmek istemiyor!
Vatan ki, kırk milyon can besliyor; hâlâ uğrunda isteyerek can verecek kırk
kişiye sahip olmamış! Vatan ki, bir zaman kılıcının sayesinde bir kaç devlet yaşarken şimdi
bir kaç devletin yardımiyle kendini muhafaza edebiliyor! Vatan ki, hâlâ erkeklerimiz
anlamını bilmiyor, kadınlarımız adım işitmemiş; işte, kibir say, gurur say, delilik say, her
ne sayarsan say! Ben o vatanı sana bana muhtaç görüyorum. Ben yürekte asker ister ki,
düşüncesinde ne kadar umudu, gönlünde ne kadar isteği varsa, vatan sözü ortaya çıkar
çıkmaz hepsi birden sabaha rastgelmiş yıldız gibi görünmez olsun; sen yaratılışta ana
ister ki, vatana benim gibi çocuk yetiştirsin. Ya Cenâb-ı Hakk’ın adaletine, hikmetine
nasıl yakışır ki, bu vatanseverlik düşüncesi memleketimizde daha anasının karnına yeni
düşmüş çocuk gibi küçücük bir şey iken; seni, beni dünyadan alsın da o düşüncenin de, o
düşünce sahibinin de varlığını «açma bıraksın? Estağfurullah…
Bir kadının karnını yarıp da içindeki saçı bitmedik masumu paralamak, haydutlarına yakışır…
Kader öyle zulümlerden uzaktır… Elbet de uzaktır. Hem yaşayacağız, hem gelecekteki
talihini göreceğiz, hem dünyada vatan yoluna ölmeyi bin yıl yaşamaktan hayırlı bilirçocuklar bırakacağız.
Çok zaman geçmez beni karşında süngü, kurşun yarasından yapılmış nişanlarla süslenmiş görürsün…
Yazan : Namık Kemal