Danton’un Ölümü

Danton’un Ölümü tiratlar

Danton’un Ölümü
tirat

 

Danton’un Ölümü Tirat :
Ah!Bu saat sesi kesilmeyecek mi?
Her tik takı duvarları dört yanımdan duvarları
birbirine yaklaştırıyor, sonunda bir tabut gibi daralacak
sanki…Çocukken bir defa bir kitapta böyle bir hikaye
okumuştum, saçlarım dim dik olmuştu. Evet çocukken!
Sanki marifet yaptık da vücudumuzu besledik, sıcak tuttuk, büyüttük, ölü gömücülere
iş çıktı. Bana şimdiden kokmaya başladım gibi geliyor! Sevgili vücudum! Burnumu
tutmak, senin dans etmekten terleyip kokan bir kadın olduğunu düşünmek, sana iltifatlar
savurmak istiyorum. Mamafi birbirimizle zaten iyi demler geçirdik. Yarın kırılmış
bir kemansın; son nağmen kesilmiş bulunacak, yarın boş bir şişesin: son damla
şarabın içilmiş…Ama ne fayda,ben yatağıma kafam dumansız, uslu uslu uzanacak olduktan
sonra; hala sarhoş olabilenler ne mesut insanlardır.!…Yarın bacaklardan sıyrılmış
bir pantalonsun: dolaba atılmış olacaksın, ve güveler seni kemirecek. Kokabildiğin
kadar kok! Ah! Bütün bunlar bir şeye yaramıyor! Evet, çok doğru, ölmeye mecbur olmak öyle
hazin ki! Ölüm doğumu bir maymun gibi taklit ediyor; ölürken de ,tıpkı yeni doğan çocuklar
kadar çıplak ve aciziz. Tabi kundak yerine kefen alıyoruz. Ama ne işe yarıyor ki? Mezarda, tıpkı
beşikteki gibi istediğimiz kadar feryat, figanda edebiliriz! Camille! Uyuyor…(üstüne eğilerek) Kirpikleri
arasında bir rüya oynaşıyor. Uykunun altın renkli çiğ damlacıklarını gözlerinden
silmeyeyim!(Kalkar ve pencereye gider)Yalnız gitmeyeceğim, eksik olma Julie!Ama
gönlüm isterdiki, bambaşka bir şekilde öleyim.Şöyle zahmetsizce! bir yıldızın düşmesi, bir sesin
kendi kendine sona erişip sönmesi, kendi  dudaklarıyle kendisine ölüm busesi kondurması
gibi;şöyle ,bir ışık hüzmesinin, aydınlık dalgalarda gömülmesi gibi…Yıldızlar
gecenin içine,ışıldayan göz yaşları gibi dağılmışlar;onları döken gözler
çok büyük bir bahtsızlığa ağlıyor gibiler.
Yazan Georg Büchner