Ayrılık 

Yalnızlık Tiradı

Ayrılık Tiradı

 

 

 

 

 

 

 

 

KADIN Kurslara devam ettim,fakat çok moralim bozuldu.Kurslarda öğrendiğim ingilizce,ingilizce konuşmaya yaramıyor.Sadece tek bir işe yarıyor; kurs kitaplarındaki soruları çözmeye…Onun dışında kimse böyle bir ingilizce konuşmuyor.Örneğin; Ingilizlerin konuştuğu ingilizceyi bir türlü anlayamıyorum.Fransızların konuştuğu ingilizceyi de hiç anlayamıyorum.Almanların konuştuğu ingilizceyi de hiç anlamıyorum. Avusturyalıların,isvicrelilerin,polonyalıların ve Rusların da ıngilizcesi kötü.Çünkü onları da anlamıyorum.Fakat geçenlerde biriyle tanıştım.Moralim bozuldu.Onun konuştuğu ingilizceyi,acayip iyi anlıyordum.O da benim konuştuğum ingilizceyi iyi anlıyordu.Adam Türk’tü…Düşünsene,ne korkunç,sadece Türklerin konuştuğu ingilizceyi anlayabiliyorum…Onlarla da Türkçe daha iyi anlaşabiliyorum. Bu olay çok moralimi bozdu bu yüzden yeni ingilizce öğrenme yöntemleri aramak zorunda kaldım.Evet…Bizim toplumdaki insanlara uygun.Yani insanı fazla yormayan türden. Sonunda buldum: “Uykuda ingilizce öğrenme yöntemi.” Biliyorsun uyurken kulağına kulaklıkları takıyorsun,uyandığında kulağına gelen ingilizce kelimeleri öğrenmiş oluyorsun.Ama sonunda bu yöntemi terk etmek zorunda kaldım.Çünkü,uykuda öğrenme yönteminin çok faydalı olduğuna inanıp,aynı anda, “Uykuda zayıflama” kurslarına da başlamıştım.Her gün hem ingilizce çalış,hem zayıflamaya çalış…Bütün gün uyumak zorunda kalıyordum.Uykucu bir tip olup çıkmıştım.Uyu uyu uyu,insan aptala dönüyor.Bu yüzden yeni bir yöntem daha bulmak zorunda kaldım: “Evine bir Amerikalı alma yöntemi” Janet adlı bir kızı evimde aylarca konuk ettim.Janet’in eve gelmesi hayatimi disipline etti.Sabahları erken kalkıp,ona kahvaltı hazırlıyor,akşamları eve erken gelip,ona yemek yapıyordum.Ancak,bu yöntem son derece başarısızdı.Çünkü,janet son derece içe kapanık bir insandı.Hiç konuşmuyordu.Üstelik ev işlerine de yardım etmiyordu.Kızın ağzını bıçak açmıyordu.Sürekli jest ve mimiklerle anlaşmayı tercih ediyordu ve erkenden de yatıyordu.Durmadan da yemek yiyordu.Sonunda ne olacak?Büyük bir kavga koptu.Onun için saçımı süpürge ettiğimi,onun benimle bir tek kelime bile konuşmadığını söyledim.Hatta, “Bu kadar emeğin karşılığında bari erkek olsaydın canım yanmazdı” ,bile dedim.Inan kadın bana bunu bile dedirtti.Sonunda, “Peki çok istiyorsan seninle konuşacağım” dedi.Fakat Türkçe konuşmaya başladı.Çünkü benimle konuşarak Türkçesini geliştirmek istiyordu.Ben de onunla ingilizce konuşmaya başladım.Sonra aramızda,müthiş bir kavga çıktı.Çünkü benim bozuk ingilizcem nedeniyle onun ingilizcesi bozuldu.Senin anlayacağın,ingilizce öğrenememiştim,ama Türkçeyi,Amerikan aksanıyla konuşmaya başlamıştım.O da ingilizceyi,Türk aksanıyla konuşuyordu. Aslında inkar etmeyeyim,Janet’e çok şey borçluyum.Çünkü onun sayesinde bir ara iş buldum.Evet,Türkçeyi Amerikan aksanıyla konuştuğum için,özel radyoların birinde,sunuculuk işi buldum.Tabii onun da işine yaradı.O da benim sayemde iş buldu; ingilizceyi Türkçe vurgulayarak konuştuğu için,ingilizce öğreten dershanelerin birinde bir iş buldu.Tabii bu da ilişkimizin sonu oldu. Birgün sapsal,bana demez mi?O bozuk Türkçesiyle, “Madem o kadar ingilizce öğrenmek istiyorsun bizim kurslara gelsene…Sana biraz indirim yapabiliriz.” Tabii hemen kapının önünde buldu kendini.Düşün ben ingilizceyi kursta öğrenemedigim için onu eve almışım,o gelmiş bana ne diyor?

Yazan : Behiç AK

TİRATLAR