Bulutların Üzerinde

Tiradlar

Tiradlar

Gerry: Sana gel demedim ki. ( Edward çıkar. ) İki senedir Edward’la birlikteyim. Bazen ara
vermek şart, yoksa kendinden uzaklaşıyor insan. Victoria’dan Clapham’a giden trende hala arada
geçişin olmadığı kompartmanlar var. Platforma girer girmez onu gördüm, tam aradığım gibi. Küçük
kalçalar, geniş omuzlar, kimseyle göz göze gelmemeye çalışıyordu. Elimi bir süre aletimin üstünde
tuttum, çok uzun değil, o farkedene kadar. Tren geldi. Acele etmeye hiç gerek yok, yoksa ayının
birinin yanına düşebilirsin. Cam kenarına oturdum. Hangi cehenneme gittiğini göremedim. Tam
düdük ötmek üzereydi ki içeri girdi. Harika. Yolculuk altı dakika sürdüğünden bitiremeyeceğin
birşeye başlaman mümkün değil. Ona şöyle bir baktım ve fermuarını indirdi. Sonra durdu. Ayağa
kalkıp benimkini çıkarttım. Ağzına aldı, gözlerini sımsıkı kapadı. Ne yaptığını bilmez bir şekilde
ağzının içinde gevelemeye başladı. Biraz daha sıkı dedim, özür diledi ve işe koyuldu. Sol eliyle de
otuz bir çekiyordu, onunki de büyüktü. Hareket etmeden durabilseydi saatini görebilirdim. Bayağı
uyarılmıştım. Tren ya şimdi Clapham Junction’a yanaşırsa. İşimizi bitirip de oturduğumuzda, tren
daha yeni yeni yavaşlıyordu. Harika bir duyguydu. Sonra konuşmaya başladı. Hiçbir şey
konuşulmasa çok daha iyiydi. Walthamstow’da bir kütüphanede çalışıyormuş, bilimkurgu severmiş,
halasıyla yaşıyormuş, bana ne ya! Umarım her zaman böyle şeyler yaptığımı düşünmezsin dedi.
Ben de umarım bundan sonra hep yaparsın dedim. Eğer trendeki yine ben olacaksam yaparmış,
neden yemeğe çıkmıyormuşuz. Tren tam durmadan kapıyı açtım, biriyle birlikteyim, kusura bakma
dedim. Yanımda koştura koştura yürüyordu. Telefon numaram kaçmış, tam da ideal tipiymişim,
burcum neymiş, nerede oturuyormuşum, nereye gidiyor muşum, haksızlık bu ya! Birkaç ay sonra
onu yine gördüm. Hemen platformun sonuna yürüdüm, ve sonra ağzını açıp tek kelime etmeden
gülümseyip giden başkasını buldum.

Yazan : Caryl Churchill