Matmazel Julie
Matmazel Julie
Julie : Bunu söyleyemezsin. Neyse, herkes sırlarını biliyor zaten. Dinle şimdi : annem varlıklı bir ailede doğmamış, orta halli insanlar arasında büyümüş; cinsel eşitlik, kadın hakları gibi yeni fikirlerle yetişmiş. Evliliği oldukça yanlış bir şey olarak görüyormuş. Nitekim, babam ona evlilik teklifi ettiği zaman hiçbir zaman karşı olmayacağını söylemiş… Sonunda oldu, o başka. Annem istemeden dünyaya gelmişim. Öyle sanıyorum, bu yüzden kendi başıma buyruk kaldım, erkek çocuklar ne yapıyorsa benim de onları yapmam gerekiyordu, sırf kadınların erkeklerden aşağı kalamayacağını göstermek için. Erkek çocukları gibi giyiniyordum; ata biniyordum, süthaneye girmem yasaktı. Aya yolluyorlardı beni; tarla bile sürdürdüler. Malikanede çalışan bütün erkeklere kadınların işleri verilmişti, kadınlara da erkeklerin işleri, her şey birbirine girdi, herkesin eğlencesi olduk. Sonunda babam kendine gelip, karşı çıktı. Her şeyi değiştirdi, işleri kendi bildiği biçimde yürütmeye başladı. Annem de hastalandı, nesi vardı bilmiyorum, ama nöbet geçirip sandık odasına ya da bahçeye saklanıyordu. Derken, duymuşsundur mutlaka, o büyük yangın çıktı. Konak, ahırlar, ambarlar, her şey yanıp kül oldu. Hem de kuşku uyandıran bir biçimde. Tam sigortanın yenilenmesi gerektiği gün çıktı olay, babam yeni taksidi göndermiş, ama postacının bir dalgınlığı yüzünden gideceği yere ulaşamamış, yoksul düştük ( kadehine yeniden şarap doldurur içer).
Yazan : August Strindberg
Bir yanıt yazın