Üçüncü Reich’ın Korku ve Sefaleti
Üçüncü Reich’ın Korku ve Sefaleti
Bertold Brecht’in Furcht und Elend des Dritten Reiches – Üçüncü Reich’ın Korku ve Sefaleti oyunundan örnek bir tirad.
Konservatuvara hazırlanan öğrenciler ve seslendirme alıştırması yapmak isteyenler için.
Türkiye’deki ilk gösterimi 1971 -1972 sezonunda Ankara Sanat Tiyatrosu’nda Hitler Rejimi’nin Korku ve Sefaleti adıyla sahnelenmiştir.
İŞÇİ: Anlatayım öyleyse. Doktor Ley iş gezisine çıkmış, hani eğlenerek güçlenme18 var ya, o işte, derken Weimar cumhuriyetinin kodamanlarından birine rastlamış, adını bilemeyeceğim, belki de toplama kampında rastlamış zaten, gerçi Doktor Ley çok akıllı olduğundan oraya uğramaz ya neyse, kodaman hemen sormuş, yahu demiş ne yaptınız da bu işçiler eskiden ellerinin tersiyle ittikleri her şeyi şimdi hapır hupur yer oldular? Doktor Ley orada güneşte yatan bir kediyi göstermiş, şimdi demiş meselâ siz şu kedinin önüne bir avuç hardal koysanız ve beğensin beğenmesin o hardalı mideye indirmesini isteseniz, ne yaparsınız? Kodaman, hardalı alıp kedinin ağzına bulayıvermiş. Tabii kedi hardalı aynen kodamanın suratına pıksırmış, yutmak şöyle dursun bir de adamın yüzünü gözünü tırmalamış. Olmadı işte, demiş Doktor Ley başarı havasıyla, bu yanlış. Bir de bana bakın! Hardalı almış, el çabukluğuyla zavallı hayvanın, affedersiniz, kıçına yapıştırmış, (bayanlara) Kusura bakmayın, fıkra işte. Hayvancağız, acıdan deli gibi kendinden geçmiş vaziyette hemen hardalı yalamaya başlamış. Gördünüz mü, demiş Doktor Ley gururla, işte yiyor! Hem de gönüllü olarak!
(gülüşler)
Yazan . Bertold Brecht
Çeviren : Yılmaz Onay
Brecht, Heinrich Heine’nin Almanya. Bir Kış Masalı adlı eserinden esinlenerek, oyunu Almanya. Bir Dehşet Masalı olarak adlandırmak istiyordu. 1938 yılında başlığın Bir Almanya Resmi Geçidi olmasını düşündü. Sonuçta oyunun adının Balzac’ın eseri Dalkavukların İhtişamı ve Sefaleti – Glanz und Elend der Kurtisanen gibi olmasına karar verdi.
Kısa bir şiirle başlayan sahnelerde, Almanya’nın günlük yaşamındaki nasyonal sosyalizm anlatılıyordu. Sahnelerin birbirleriyle bağlantısı yoktu. Her sahnede farklı bir başrol vardı. Bütün sahneler, nasyonal sosyalist ideolojinin, insanların yaşam alanına nasıl girdiğini anlatıyordu. Örneğin Adalet İşleyişi- Rechtsfindung sahnesinde, üç SA subayına karşı açılan bir ceza davasında hakim, kimse kendisine ondan beklenenin ne olduğunu söylemediği için, ne yapacağını bilememektedir. Durum apaçık ortada olmasına rağmen, dava komik bir oyuna dönüşür. Sonuçta hakimin kafası öyle bir karışır ki, karar vermeye kolunun altında, dava dosyası yerine adres defteri ile gider. Muhbir – Der Spitzel sahnesinde, düzene karşı biraz eleştirel konuştukları için, oğullarının kendilerini ihbar etmesinden korkan anne ve babanın korkuları anlatılır.
Bir yanıt yazın