Fragman Seslendirme

Fragmanlarda Seslendirme

Fragman Seslendirme 2

Fragman Seslendirme Türkçe
Fragman Seslendirme
Metinleri

 

 

Vizyona Giren Filmler. Fragman Seslendirme,
Örnek Fragman Seslendirme Metinleri. 

BABA – The Godfather
Francis Ford Coppola’nın yönetmenliğinde 1972 yılında sinema tarihine damga vuran The Godfather, Francis Ford Coppola’nın yönetmenliğinde beyazperdeye aktarılan, Mario Puzo’nun ölümsüz romanından. Güç, aile ve sadakat üzerine kurulmuş unutulmaz bir destanı izleyiciyle buluşturuyor. Amerika’nın göçmenler diyarında yükselen bir mafya imparatorluğunun perde arkasını, dramatik ve çarpıcı bir dille aktarıyor. New York’un gölgelerinde, yasaların ötesinde hüküm süren bir aile… Don Vito Corleone rolünde Marlon Brando, karizması ve soğukkanlı otoritesiyle tüm suç dünyasının saygısını kazanmış bir lider. Onun için aile, her şeyin üzerinde. Ancak zaman değişiyor, tehditler büyüyor. Michael Corleone rolünde Al Pacino, savaş kahramanı olarak suç dünyasından uzak bir hayat sürmek ister. Ama kan bağı, onu kaçamayacağı bir kaderin içine çekecek. Pacino’nun ölçülü ama derin performansı, karakterin dönüşümünü kusursuz biçimde yansıtıyor. Sonny Corleone rolünde James Caan, öfkesi ve cesaretiyle aileyi korumaya çalışırken, Tom Hagen (Robert Duvall) zekâsı ve diplomasisiyle imparatorluğun ayakta kalması için mücadele eder. Sadakat, ihanet, intikam ve güç… Corleone ailesinin hikâyesinde her karar, ölümcül sonuçlar doğurur. Görkemli sahneler, unutulmaz replikler ve nefes kesen oyunculuklarla, sinema tarihinin en etkileyici yapıtlarından biri. 45. Akademi Ödülleri’nde En İyi Film , En İyi Erkek Oyuncu ve En İyi Uyarlama Senaryo (Puzo ve Coppola için) ödüllerini kazandı. Ayrıca, diğer yedi Oscar adaylığı arasında En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında Pacino, Caan ve Duvall ile En İyi Yönetmen dalında Coppola da yer aldı . The Godfather. Ailenizi korumak için ne kadar ileri gidebilirsiniz?”

BLACK SWAN – Siyah Kuğu
Bir balerin… bir rol… ve bölünmeye başlayan bir zihin.
Nina, kusursuzluğun peşinde koşan genç bir dansçı.
Hayatını disipline, kurallara ve aynadaki görüntüsüne adamış biri.
Ancak yeni prodüksiyon, hem Beyaz Kuğu’yu hem Siyah Kuğu’yu aynı bedende arıyor.
Beyaz Kuğu’yu zaten yaşıyor…
Ama Siyah Kuğu olmak için sınırlarını zorlaması gerek.
Rakibi Lily, gizemli, özgür ve karanlık.
Ve Nina, kendi içindeki karanlığa her adımda biraz daha yaklaşıyor.
Gerçekle hayal arasındaki çizgi siliniyor.
Beden ve zihin ayrı düşüyor.
Ve sahne… sadece bir performans alanı değil artık;
bir çöküşün perdesi.
Black Swan, tutkuyla deliliğin, zarafetle dehşetin iç içe geçtiği bir psikolojik gerilim.
Her adımda güzellik… ama her adımda bir çöküş tehdidi.
Black Swan.
Bazen en büyük savaş, insanın kendisiyle verdiğidir.
Ve mükemmellik… çok ağır bir bedel ister.
Yakından bak.
Gerçek ne kadar uzağında olabilir? Sinemalarda.

CAN FEDA
Haftanın bir diğer yerli yapımı ise Türk askerinin sınır dışındaki
zorlu mücadelesini gözler önüne hayli detaylı ve özenli bir prodüksiyon ile  
seren “Can Feda”. Başrollerde Kerem Bürsin ve Burak Özçivit’i buluşturan filmi
Çağatay Tosun yönetiyor. Film için Bilecik’te plato kurulmuş, 2000 civarı
figürasyon rol almış ve çok sayıda mühimmat da kullanılmıştı. Yüzbaşı Alparslan ve
Yüzbaşı Onur’un Türk ordusuna karşı kurulan tuzakları özel kuvvetlerle alt etme
mücadelesini işleyen filmin senaryosunda Zafer Külünk’ün imzası var.  

ÇAĞRI
Mustafa Akkad’ın yönetmenliğinde çekilen 1976 yapımı “Çağrı” (The Message), izleyiciyi İslam’ın doğuşuna tanıklık etmeye çağırıyor. Epik sinematografisi, dönemin görsel olanaklarının ustalıkla kullanıldığı sahneler ve unutulmaz müzikleriyle bu film, yalnızca bir hikâye değil, bir zaman yolculuğu sunuyor. İslam’ın doğuşu, inanç uğruna verilen mücadele ve bir halkın değişen kaderi. Başrollerde Anthony Quinn, Irene Papas, Michael Ansara, André Morell ve Johnny Sekka yer alıyor. Anthony Quinn’in canlandırdığı Hz. Hamza, güçlü ve kararlı tavrıyla öne çıkarken; Irene Papas’ın Hind karakteri, intikam dolu duygularıyla hikâyeye ayrı bir derinlik katıyor. Michael Ansara’nın hayat verdiği Ebu Süfyan, stratejik zekâsıyla dikkat çekerken, André Morell’in Ebu Talib’i bilge ve koruyucu bir figür olarak hafızalara kazınıyor. Johnny Sekka’nın Bilal-i Habeşi’si ise özgürlük ve adalet arayışının sembolü haline geliyor. “Çağrı”, yalnızca etkileyici oyunculuklarıyla değil, dönemin şartlarına göre son derece güçlü prodüksiyon kalitesi, tarihsel gerçeklere bağlılığı ve kültürler arası köprü kuran sinema diliyle de öne çıkıyor. Bu film, izleyiciye hem görsel bir şölen hem de derin bir düşünsel yolculuk sunuyor. Bu fragman, yalnızca bir filmi değil; insanlık tarihindeki en büyük mesajlardan birinin sinemadaki yankısını müjdeliyor.

DAVID CRONENBERG :
Kanadalı film yönetmenleri sıralamasında ilk sırayı alacak isim mutlaka
Devid Kronınbörg olur. 1960’1arda kısa filmlerle başlayan kariyeri
boyunca insan bedenine odaklanan şiddet yüklü korku ve gerilim
filmleriyle özgün bakış açısını defalarca ispatlayan yönetmen, ‘Kanlı baron’ lakabıyla
anılmayı hak edecek filmografisinde hastalık, delilik,
değişim, varoluş, teknoloji ve şiddet temalarını işlemeye devam ediyor.
Kronınbörg’ün dünyanın en iyi yönetmenleri arasında yer almasında,
Ceyms Greyhım Balar’dan Stefın :King’e ve Vilyım Barogs’a uzanan
dünya edebiyatının ayrıksı isimlerinden yaptığı uyarlamalar ve
kendi özgün senaryolarından ortaya çıkan sinema filmlerindeki
biçim ve içerik açısından tükenmeyen yenilikçiliğinin payı büyük. 

DÖVÜŞ KULÜBÜ – Fight Club
“Hayatını kontrol ettiğini sanıyorsun…
Ama sabahları neden uyanıyorsun, bilmiyorsun.
Sigorta analisti.
Küçük bir apartman.
basit mobilyalar.
Ve hiçbir yere varmayan bir hayat…
Sonra Tyler Durden’la tanıştı…
Ve her şey değişti.
Kuralları olmayan bir hayat…
Ya da sadece iki kuralı olan bir kulüp.
Birinci kural: Fight Club hakkında konuşma.
İkinci kural: Fight Club hakkında ASLA konuşma.
Bu bir devrim…
Tüketim çağının kalbine atılmış bir yumruk.
Brad Pitt. Edward Norton. Helena Bonham Carter.
David Fincher’dan…
Sisteme başkaldıran bir başyapıt.
FIGHT CLUB
İlk kuralı unutursan… her şeyi kaybedersin.

EVDEKİ YABANCILAR
Dilek Keser ve Ulaş Güneş Kacargil’in birlikte yönettikleri
“Evdeki Yabancılar”, Türk sinemasının son yıllarda sıklıkla işlediği mübadele
ve azınlıklar temasını karşımıza getiriyor. Filmin kahramanları,
mübadele nedeniyle ayrı kaldığı evine yıllar sonra geri dönen 80 yaşlarındaki
Rum Agapi, yeğeni Elpida ve evin yeni sahibi Yaşar. Yaşar evi bir pansiyona
dönüştürmek isterken Agapi’nin evin kendine ait olduğu iddiasıyla
bu fikre direnmesi filmin dramatik çatışmasını ortaya koyuyor.
Yunan sinemasının emektar isimlerinden Melpo Zarokosta ile ilk filminde rol alan
Romi Vasilyadis’i, büyükanne ve torun rollerinde görüyoruz. Evin yeni sahibi
Yaşar rolünde ise karşımıza “Bizim Büyük Çaresizliğimiz” ile başarılı bir
çıkış yakalayan tiyatro kökenli oyuncu Fatih Al çıkıyor.

FURY
Savaşın kalbinde, bir çelik canavarın içinde sıkışmış beş adam… “Fury”, İkinci Dünya Savaşı’nın son günlerinde, bir Sherman tankı ve mürettebatının ölümle yüz yüze geldiği bir görevde yaşadıklarını anlatıyor. Savaşın tüm vahşetiyle üzerlerine çöktüğü bu dünyada, idealist bir acemi asker, acımasız gerçeklerle tanışırken, lideri Don “Wardaddy” Collier’ın gölgesinde hayatta kalmayı öğreniyor. Her patlamada dostluklar sınanıyor, her karar yaşamla ölüm arasındaki çizgiyi belirliyor. David Ayer’in yönetmenliğinde gerilim dolu bir atmosfere bürünen film, savaşın yalnızca cephede değil, insanın içinde de sürdüğünü çarpıcı biçimde yansıtıyor. “Fury”, sadece tanklar ve mermilerle değil, korku, sadakat ve insan kalma çabasıyla yazılmış bir savaş günlüğü. Gökyüzü kurşun rengi, toprak kanla bulanık… Bu tank durmayacak. Bu görev bitmeyecek. 

GEÇİT YOK :
Güney Koreli yönetmen Kim Ci Vuun’u ülkesinde çektiği
“Karanlık Sırlar”, “Şeytanı Gördüm” ve “Acı Tatlı Hayat” gibi
filmleriyle tanımıştık. Yönetmenin Holivud’a transferi “Geçit Yok”
sayesinde gerçekleşti ve 10 yıldan sonra ilk kez başrolde izleyeceğimiz
Arnıld Şıvarzenegır ile yolları kesişti. Şvarzenegır, Los Encılıs
Polis Teşkilatında görevliyken başarısız bir operasyon sonrasında
vicdani nedenlerle görevini bırakıp sakin bir sınır kasabasına yerleşmiş
Rey Ovıns’ı canlandırıyor. Kasabadaki sakin günler, Günev Amerikalı uyuşturucu
baronu Gebriyıl Kortez’in Amerikalı ortağı Börıl ile işbirliği yapıp polisten
kaçmasıyla son buluyor. Dehşet saçan grubun yolunu kesmek için Rey ile
Ajan Con Benistır güçlerini birleştiriyor ve hızlı bir aksiyon başlıyor.
Arnıld Şvarzenegır ile birlikte filmde İspanyol oyuncu
Edvardo Noryega, Pitır Stormeyr ve Forıst Vaytıkırd rol alıyor.

GÖLGELERİN AŞKI
Yaşamını bir gölge olarak sürdüren ünlü fotoğrafçı Holi’yi
yıllar sonra görebilen tek kişi, gözden düşmüş dövüşçü
Şeyn Bılackvel’dir. Genç kadın, Şeyn’in gözden düşmesine, yıllar önce
kendi çektiği gazete fotoğraflarından birinin yol açtığını
fark eder. Sebep olduklarını telafi etmek isteyen Hali, Şeyn’in ‘şampiyon’
unvanını yeniden kazanması için elinden geleni yapar.
Başrollerini Olivya Thörlbi ve Elın Riçsın’ın paylaştığı
“Gölgelerin Aşkı”nın yönetmenliğini Kılodya Mayırs yapıyor.
Yönetmen: Claudia Myers Orijinal Adı: “Above The Shadows”

DEVAMI

DİKKAT : Özel isimler seslendirme metinlerinde 
nasıl telaffuz edilecekse o şekilde yazılır. 

 

 

LÜTFEN YORUM YAZMAYI UNUTMAYIN

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir