Macbeth 

Macbeth

Macbeth

 

 

 

 

 

Macbeth tiyatro oyunu tiratlar.

LADY MACBETH − “Cadılar zafer günü karşıma çıktılar; ölümlülerin bilgisinden üstün bilgileri olduğunu
anladım. Onlara daha başka şeyler de sormak için yanıp tutuşuyordum ama havada kaybolup gittiler. Ben
şaşkınlıktan dona kalmış dururken kraldan haberciler geldi, beni Cawdor Beyi diye selamladılar. O cadılar da
beni bu unvanla selamlamışlar, ilerisi için de bana ‘Selam, geleceğin kralı!’ demişlerdi. Şan ve şerefte benim
en sevgili ortağım, bunu hemen haber vermek istedim, sana sözü verilen şerefli gelecekten habersiz olup
sevinmekten yoksun kalmayasın diye. Bunu yüreğinde tut ve hoşçakal!” Hem Glamissin, hem Cawdor; sana
söz verilen şey de olacaksın. Ama kişiliğinden korkuyorum: En kestirme yolu tutamayacak kadar insanlık
sütüyle beslenmişsin. Yükselmek istiyorsun, içinde tutku yok değil; ama onunla birlikte bulunması gereken
kötülük eksik. Gönlünün çektiği yüksekliğe günah işlemeden erişmek istiyorsun; sahtekârlık yapmak
istemiyorsun, ama hakkın olmayan yere de sahip olmak istiyorsun. Büyük Glamis, gönlün sana “Dilediğine
erişmek istiyorsan böyle yapmalısın; yapmaktan korktuğun, ama yapılmadan bırakılmasını istemediğin şeyi
yapmalısın!” diye haykıran sesten yana. Çabuk buraya gel de bütün gücüm söz olup kulaklarına aksın. Senin
yazgın olan ve olağanüstü güçlerin de başına geçirmeye yardım ettikleri altın çelenkle arana giren bütün
engelleri, dilimin gözüpekliği bir bir devirsin. (Bir haberci girer.)

 

***
MACBETH − Git, hanımına söyle: içkim hazır olunca çanı çalsın. Sen de git yat. (Hizmetli çıkar.)
10 Şu önümde gördüğüm bir hançer mi? Kabzası da elime doğru çevrilmiş. Gel, yakalayayım seni. Ele
geçmiyorsun, ama seni hâlâ görüyorum. Uğursuz hayal, gözle görülür de elle tutulmaz mısın? Yoksa, ateş
içinde yanan kafamın uydurduğu bir hayal misin? Seni hâlâ görüyorum, tutulacak gibisin, tıpkı şu kınından
sıyırdığım hançer gibi. Bana gideceğim yolu gösteriyorsun, kullanacağım silahın eşini. Gözlerim ya tüm
duygularımla eğleniyor ya da bu görüntünün değeri hepsine bedel. Seni hâlâ görüyorum. Hem üstünde, hem
sapında kan damlaları var; demin yoktu. Yok öyle hançer filan, yok. Gözlerimi o kanlı iş etkiliyor. Şimdi
dünyanın yarı yüzünde doğa ölmüş gibi; perdelenmiş uykuyu kötü düşler bozuyor; büyücüler ayindeler;
solgun yüzlü Hecate’ye sunacaklarını sunuyorlar. Bekçisi kurdun ulumasından zamanın geldiğini öğrenen
iskelet yüzlü cinayet, hırsız Tarquinius’un sessiz ve hızlı adımlarıyla hedefine doğru bir hortlak gibi ilerliyor.
Sen de sağlam ve sert toprak, adımlarımın sesini duyma, ne yana gittiklerini bilme; taşların, nerede olduğumu
haber veremesin…Olmasın bunlar ki, bu dehşet anı, çok yakıştığı korkunç olaydan kopmasın. Kötülüğüm
dilde kaldıkça o yaşayacak. Söz, insanda iş yapmak ateşini söndürüyor. (Çan çalar.)
Gidiyorum, bu iş oldu demektir. Çan beni çağırıyor. Onu sen duyma Duncan; çünkü o seni ya cennete, ya
cehenneme çağıran ölüm çanıdır. (Çıkar.)

Yazan : William Shakespeare

Çeviren : Orhan Burian

DEVAMI