Üç Kız Kardeş

Üç Kız Kardeş

Üç Kız Kardeş

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Oyunun başıdır. Kız kardeşlerin büyüğü Olga, üzerinde kız lisesi öğretmenlerine özgü lacivert üniformasıyla gezinerek, arada bir durarak öğrenci defterlerini gözden geçirmektedir. Bu arada babasının ölüm yıldönümü olduğunu, Moskova’dan oturdukları kente gelişlerini ve babasını anlatmakta, Moskova’ya dönüş hayalleri kurmaktadır.Küçük kardeşi İrina’nın aynı güne rastlayan yaş günü nedeniyle, evde konuk olarak, kentin askeri garnizonundan subaylar bulunmaktadır.

OLGA     :    Babamız tam bir yıl önce bugün, beş mayısta, senin isim gününde ölmüştü İrina. Çok soğuktu, kar yağıyordu.Artık yaşayamam gibi gelmişti bana.Sen, ölü gibi, baygın yatıyordun.Ama bak, bir yıl geçti, yüreğimiz daralmadan anımsayabiliyoruz bunu.Sen apak beyaz giysilere büründün bile.Yüzün ışıl ışıl.(saat 12 yi çalar.) saat o zaman da tıpkı böyle çalmıştı.(Bir sessizlik) Bando mızıkayla taşımışlardı babamızı, mezarlıkta havaya ateş edilmişti.Generaldi babamız, tugay komutanıydı, ama kalabalık değildi cenaze töreni.Hava çok yağmurluydu ama.Karla karışık şiddetle şiddetli yağmur yağıyordu.(Salonda, sütünların gerisinde, masanın çevresinde Baron Tuzenbah, Çebutıkin ve Solyoniy görünürler.)
Hava güzel bugün.Pencereler ardına kadar açık kalabilir.Ama kayın ağaçları yapraklanmadılar daha…tugay komutanlığına atanan babamızla birlikte Moskova’dan ayrılıp buraya gelişimizin üstünden 11 yıl geçti.Sanki bugünmüş gibi anımsıyorum…Mayıs başlarıydı yine, tam şu sıralar…Sıcacıktı Moskova, çiçekler içindeydi her yer, pırıl pırıl bir güneş vardı.Onbir yıl geçti aradan, ama ben sanki dün ayrılmışız gibi anımsıyorum her şeyi…Tanrım! Bu sabah uyanıp da her yanı ışıklar içinde görünce, ilkbaharla karşılaşınca, bir sevinç dalgası yükseldi içimde, öylesine özledim ki memleketi!
Maşa, kes şu ıslığı.Nasıl da beceriyorsun!(Bir sessizlik) Her gün liseye gitmekten, ders vermekten olmalı, sürekli başım ağrıyor.Bir de artık yaşlandığım düşüncesi takılıp duruyor aklıma.Doğrusu ya, şu dört yıldır, liseye çalışmaya başladığımdan bu yana, her Allahın günü, gücümün de, gençliğimin de, damla damla, eriyip tükendiğini duyumsuyorum.Bir tek hayal var sadece, git gide büyüyüp güçlenen.Kendimizi Moskova’ya atmak…Hem de bir an önce!
Yazan : Anton Çehov
Çeviren : Ataol Behramoğlu