Alacaklılar

Alacaklılar

Alacaklılar

 

 

GUSTAV Tahmin ettim. Çocuklar evcilik oynarken anne baba olurlar,
büyüyünce kardeşlik oyunu başlar. Örtbas etmek için aralarındakini…
Bu saklambaç oyunu, kimsenin
onlarıngöremeyeceği, karanlık bir köşede, elleri birbirine
değinceye kadar devam eder. Ama içlerinde, birinin onları en karanlık
köşelerde bile gözetlediğine dair bir duygu vardır. Korkarlar.
Korktukça da o görünmeyen kişinin hayaleti büyür, bir karabasana dönüşür,
kapıya dayanmış bir alacaklı gibi, masum oyunlarını cehennem
azabına çevirir. Yemek masalarında aralarına girmiş kara
bir eldir, gecenin sessizliğinde yürek çarpıntılarına eşlik
eden ürkütücü bir soluktur. Birbirlerine kavuşmalarını
engelleyemeyecektir, ama mutluluklarını bozar. Onun
görünmeyen gücünü hissederler; bundan kaçmaya, ödemedikleri
bir borcun yükünden kurtulmak istercesine
uğraşırlar, ama nafile!

Suçlarının yükünü taşıyacak kadar güçlü olmadıkları
için, bir günah keçisi bulmak gerekir. Özgürlük nutukları atarlar,
ama adamın karşısına geçip, “Birbirimizi seviyoruz,” demeye cesaret edemezler.
Eh, korkaklara da bir hayaletle saklambaç oynamak yakışır, değil mi?
August Strindberg