Bir Heves
Bir Heves
(A de Musset)
MATHILDE :
Mademki o keseyi yakamadım, öyleyse benimkini yakayım, zavallı
küçük biraz önce seni öpüyordum değil mi? Söylediğimi de hatırlıyor musun?
Geç kalmışız, gördün mü? Artık o seni istemiyor. Beni de istemiyor. ( Şömineye yaklaşır. )
Hayaller kurmak delilikmiş! Meğerse onlar hiç gerçekleşmiyormuş.
Aklınıza gelen bir fikri okşayan önüne geçilmez bu istek, bu cazibe nedir?
Onun ardı sıra koşmaktan ve onu gizlice yapmaktan niçin bu kadar haz duyarız?
Bütün bunlar neye yaramış sanki? Ağlayıp sızlamaya değil mi? Hey insafsız kaderim, ne istersin benden?
En sade bir dileğin gerçekleşmesi en zayıf bir ümidin canlanması için daha
nasıl tedbir almak veya nasıl dualar etmek gerekir acaba? Hakkınız var kont cenapları,
ehemmiyetsiz bir şey için çok ısrar ediyorum. Ama ısrar içimden geliyor.
Ya siz çok mağrur veya çok vefasız olan siz, bu çocukça münakaşaya sebebiyet vermekle ne kazandınız.
Ah!… Artık beni sevmiyor, anlıyorum, sevmiyor artık beni o, sizi seviyor sizi!…
Madam ve Blainville… ( Ağlar ) Artık düşünecek şey kalmadı, daha çabuk çıkıp gelmesini
bilmeyen şu çocuk oyuncağını ateşe atalım. Eğer keseyi bu akşam ona verseydim belki yarın kaybederdi.
Evet, hiç şüphe yok kaybederdi. Benim keseyi ya masanın üzerine, yahut da
kullanılmış eşyaların arasına atacaktı. Halbuki öteki… her zaman yanında olacak,
hatta belki şu saatte oyun oynarlarken gururla cebinden çıkarıyordur,
işte masanın üzerine koydu, içindeki paraları şıkırdatıyor.
Ah! Ne behbaht kadınım! Kıskanıyorum!…
Nefret etmem için bir bu eksikti. ( Keseyi ateşe atacağı sırada birden durur.)
Fakat sen bana sanki ne yaptın, elimin emeği olan zavallıcık? Niçin seni yok edeyim?
Kabahat sende değil ki? Sen de bekliyor ve hatta ümit etmiyor muydun?
Parlak renklerin onun şu merhametsiz sözleri söylediği sırada solmamış bile…
Gerçekten hoşuma gittin, seni sevdiğimi şimdi anladım… Bu ince ağ içinde hayatımın on beş günü saklı…
Hayır, hayır, seni ören el seni yok etmeyecek. Seni saklayacağı, tamamlayacağım da.
Benim için aziz bir hatıra olacaksın. Seni kalbimin üstünde taşıyacağım.
Hem gönlümü ferahlatacak, hem de kalbimi kemireceksin.
Ona olan aşkımı, onun beni ihmalini ve çapkınlıklarını da hatırlatacaksın…
Belki de kim bilir, seni göğsümde saklarsam, günün birinde gözüne ilişirsin!
( Oturur ve eksik olan diğer püskülü de dikmeğe başlar.)
Yazan: Alfred De Musset
Bir yanıt yazın