Bizim Aile
Bizim Aile filminde Yaşar Usta ( Münir Özkul’un ) tiradı :
YAŞAR USTA : Bak beyim, sana iki çift lafım var.
Koskoca adamsın. paran var, pulun var, her şeyin var.
Binlerce kişi çalışıyor emrinde.
Yakışır mı sana ekmekle oynamak ?
Yakışır mı bunca günahsızı, çoluğu çocuğu
karda kışta sokağa atmak, aç bırakmak ?
ama; nasıl yakışmaz !
Ama ben boşuna konuşuyorum…
Sevgiyi tanımayan adama sevgiyi anlatmaya çalışıyorum.
Sen!
Büyük patron! milyarder!
fabrikalar sahibi!
Saim bey!
Sen mi büyüksün?
Hayır!!
ben büyüğüm. Ben!
Yaşar Usta!
Biz bir aileyiz. biz güzel bir aileyiz. bunu yıkmaya senin gücün yeter mi sanıyorsun?!
Dokunma artık aileme. dokunma çocuklarıma.
Dokunma oğluma, gelinime…
Eğer onların kılına zarar gelirse ben, ömründe bir karıncayı bile incitmemiş olan ben; yaşar usta!
hiç düşünmeden çeker vururum seni…
Vururum!
ve dönüp arkama bakmam bile…
BİZİM AİLE filmi :
Münir Özkul – Yaşar Usta – Kendi sesi
Adile Naşit – Melek – Kendi sesi,
Tarık Akan – Ferit –Pekcan Koşar,
Şener Şen – Şener – Kendi sesi,
Itır Esen – Alev – Aliye Uzunatağan,
Halit Akçatepe – Halit – Kendi sesi,
Ayşen Gruda – Feride – Kendi sesi,
Tuncay Akça – Tuncay – kendi sesi,
Cengiz Nezir – Ferdi,
Saim Alpago – Saim,
Ahmet Arıman – Ahmet,
Tayfun Akalın – Tayfun,
Sıtkı Akçatepe – Avukat,
Talat Dumanlı – Talat,
Süreyya Dumanlı – Süreyya,
Nezahat Tanyeri – Hacer – Kendi sesi,
Selim Naşit – Nikah Memuru
Yönetmen: Ergin Orbey
***
Üçüncü Richard
Tirat Çalışması. 3. Richard örnek tirat.
RICHARD GLOUCESTER :
Kaygılarımızın kışı şimdi
Muhteşem bir yaza döndü
Bu York güneşi sayesinde.
Hanemizin tepesinde dolaşan kara bulutlar
Okyanusun dibine gömüldü.
Alnımız zafer taçlarıyla donandı;
Ezilip parçalanmış zırhlarımız
Duvarlara asılı birer savaş yadigârı.
Eğlencede buluşma vakti artık,
Boru sesiyle silah başında değil;
O korkunç “Marş marş,” gitti, dansa çağrı geldi yerine.
Sert bakışlı savaşın yüzü yumuşadı,
Zırhlı atların sırtına binip
Askerlerin ödünü patlatmayı bıraktı.
Lavtanın aşk nağmeleri eşliğinde, salma salına
Bir bayanın yatak odasına yollanıyor şimdi.
Oysa ben, bu çarpık bedenimle
Ne böyle aşk oyunları için yaratılmışını,
Ne ayna karşısında kırıtmak için.
Eğri büğrü basılmış para gibiyim.
Önümde göz süzen bir haspaya caka satacak
Afili aşığa benzer bir halim hiç yok.
Adam gibi bir kalıptan yoksun kalmışım,
Sahtekâr Doğa’nın marifetiyle güzellikten nasip almamışım.
Yamuk yumuk, noksan, günüm gelmeden,
Hazır olmadan yollanmışım bu canlılar dünyasına.
Öyle sarsak, öyle çarpık yaratılmışım ki,
Topalladıkça köpekler havlıyor arkamdan.
Üstelik şimdi bu tatsız barış zamanında
Kaval dinleyip güneşte kendi gölgemi seyretmeye,
Çarpıklığıma yanarak vakit geçirmeye
Hiç niyetim yok. Onun için de, madem çapkın olup
Bu güzel günleri hoşça geçirme şansım yok,
Ben de hain olup o günlerin boş zevklerinden
Nefret etmeye karar verdim. Bu yolda
Dolaplar çevirdim, fesatlıklar kotardım; niyetim,
Olmayacak kehanetler, iftiralar, rüyalarla,
Ağabeyim Clarence’la Kral’ın arasına
Ölümcül bir nifak sokmak. Şimdi,
Eğer benim ikiyüzlü ve hain olduğum kadar
Kral Edward da sa f ve hakseverse,
“Edward’in varislerinden G diye biri
Onun katili olacak,” diyen kehanet yüzünden
Clarence bugün kafese kapatılmış olmalı.
( Sir Robert Brackenbury ile, muhafız gözetimi altında,
Clarence Dükü George girer.)
Dalın şimdi düşünceler, ruhumun derinliğine.
İşte geldi bile Clarence. Ağabey, iyi günler!
Bu silahlı muhafız da ne oluyor?
1. Perde 1. Sahneden alınmıştır
Yazan : William Shakespeare
Çeviren : Bülent Bozkurt
1592-1593 yılları arasında yazıldığı kabul edilen ve orijinal adı The Life and Death of King Richard III – William Shakespeare’in Kral III. Richard’ın kısa hayatını anlattığı oyunudur. Yazarın ilk oyunları arasında olduğu düşünülmektedir. III. Richard (üç bölümünde oluşan VI. Henry oyunları ile birlikte) Shakespeare’in bir tarihi oyunlar dörtlüsünün sonuncusudur. Pek çok edebiyat ve tiyatro otoritesi tarafından Shakespeare’in en önemli oyunlarından biri olduğu kabul edilir. Bu tiradla ülkeyi başarıyla idare eden kardeşi Kral IV. Edward’ı Richard’ın iktidar hırsı ile çok kıskandığını ortaya koymaktadır. Richard çirkin bir kamburdur; kendisini ” deforme ve bitmemiş bir şekilde kaba-saba olarak darp edilmiş” olarak ve “açık saçık kendini teşhir eden bir kahpe şu perisine karşı bile kur yapamayacak olan” bir kişi olarak tanımlamaktadır.
Tiratlar 5
E
Edmond – David Mamet,
Ellerimin Arasındaki Hayat
Ermişler Ya Da Günahkarlar
Eski Moda Komedya – Aleksei Arbuzov,
Eskicinin Tazesi
F
Fazilet Eczanesi – Haldun Taner
Fırtına – William Shakespeare
Fil Adam –
Fizikçiler – F. Dürrenmatt,
Faust – Goethe
G
Galilei’nin Yaşamı Bertolt Brecht
Generallerin Beş Çayı – Boris Vian
Gergedanlar
Godot’yu Beklerken – Samuel Beckett
Göç – Cevat Fehmi Başkut
Gömülü Çocuk – Sam Shepard,
Gönüllü Katil – Eugène Ionesco
Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım – Haldun Taner
Gülünç Kibarlar
Gün Batımından Önce – G. Hauptmann,
Güneş Çocukları.
H
Hamlet – William Shakespeare
Harputta Bir Amerikalı – Cevat Fehmi Başkut
Hastalık Hastası – Moliere
Haydutlar,
Havana Duruşması,
Hayvanat Bahçesi – Edward Albee,
Hepsi Oğlumdu – Arthur Miller,
Hırçın Kız – William Shakespeare,
Hizmetçiler –
Hüzzam – Güner Sümer
Ellerimin Arasındaki Hayat
Ermişler Ya Da Günahkarlar
Ben Ruhi Bey Nasılım
Tirat çalışması örnek tiratlar.
Tirat alıştırmaları.
DÜŞLÜYOR ÖLÜMÜNÜ RUHİ BEY
Niye ölmemeli öyleyse
Yaşamak mutlu bir devinimse.
Ölüsünü bekliyor Ruhi Bey
Bir yanda Ruhi Bey bir yanda ölü
Ve görmemek ister gibi ölüyü
Oturmuş bir iskemleye.
Ben ki bir ölüyü beklemekle geçirdim geceyi
Bir ölüyü ve ölünün bütün inceliklerini.
Getirdiler beni sayrılar evine bir sabah
Asansörle yukarı çıkardılar
Tertemiz bir yatağa yatırdılar – ben böyle istedim böyle oldu –
Oda numaran 283’dü aklımda doğru kaldıysa
Pencereden tepeler görünüyordu, bulutlar ve birtakım kuşlarla devinen tepeler
Yakınımdan geçiyordu bazı kuşlar da
Beyaz bir saat asılıydı duvarda. Duvarın her yerinden
Bembeyaz saatler asılıydı
Ve her şey o kadar beyazdı ki, ayrıntılar
Yılların eklem yerlerini gösteriyordu sanki
Ve bütün eklem yerlerinde koskocaman bir ölü
Ruhi Beyin ölüsü
Hepsi de ur gibi beni
Sarmıştı ur gibi Ruhi Beyi
O gün sigara içtim akşama kadar
– İkinci gün aldılar sigaramı –
Ve saatler biraz sarardı
Sarardı bütün ayrıntılar.
Ve otuz sekizin altına düşmedi ateşim
Yataktan kalkamadım
O gece uyuyamadım sabaha kadar
Koridorlarda ayak sesleri, bağrışmalar
Kapı gıcırtıları ve acayip sesler
Bilmem böylece kaça çıktı beklediğim ölüler.
Üçüncü gün kan şişeleri, tüpler, serumlar
Doktorlar, hastabakıcılar
Aralıksız girip çıkmalar
Yazan : Edip Cansever